Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Kuvvetli, kararlı bir babamız olsun, bize neyi yapıp neyi yapamayacağımızı söylesin isteriz. Niye? Neyi yapıp neyi yapamayacağımıza, neyin ahlaklı ve doğru, neyin ise günah ve yanlış olduğuna karar vermek zor olduğu için mi? Yoksa suçlu ve günahkâr olmadığımızı işitmeye her zaman ihtiyaç duyduğumuz için mi? Bir baba ihtiyacı her zaman mı vardır, yoksa, kafamız karıştığı, dünyamız dağıldığı, ruhumuz daraldığı vakit mi isteriz babayı?
Aşkın doğurduğu istek, yani bütün yüzyılların şairlerinin durup dinlenmeden sayısız biçimlerde dile getirdikleri ve bir türlü tüketemedikleri gibi, hakkını da veremedikleri bu istek (belli bir kadının elde edilmesinden sınırsız bir mutluluk, elde edilmemesinden anlatılmaz bir acı duyulacağını hissettiren bu istek), kaynağını bireyin günlük
Reklam
Her erkek kendi kadınını yaratır, belki kendisi için iki ayrı kadın: bir fahişe, bir anne.
Sadist kadının yazgısıdır(ben demiyorum)
Mazoşist her şeyi yazgı olarak görür; sadistse yazgıyla oyun oyna­ mayı sever. Mazoşistler için, yazgı düşüncesi özellikle yaşanan belli bir somut acıda karşılığını bulur daima; acının gerçekliği onun gö­zünde bu yazgı düşüncesinden aldığı pay oranında vardır. Demek ki sadist, kadının yazgısıdır; kadın, mazoşistin yazgısı. "Kadın" sa­distvaridir. "Evli Kadın" mazoşistvaridir.
Benim de bir insan tarafım vardı Bakma böyle kötü olduğuma Benim de dileklerim vardı Benim de bir beklediğim vardı yaşamaktan Yeter artık vurma yüzüme çirkinliğimi Her gün bir kadın ağlar benim yüzümde Büyük dertler içinde benim ellerim Anlamıyor musun? Sen sevildiğin için güzelsin bu kadar Ben sevilmediğimden böyle çirkinim
Sayfa 67
" Onun için her şeyi yapmaya hazırdım, işte sevmek bu olsa gerekti. Sevdiğiniz kadın için, onun uğruna her şeyi ama her şeyi ( ayrıca her şey ne demekti ? ) yapmayı göze almaktı."
Reklam
"Yurtseverlik" sözcüğünü her andıklarında, aslında Allah'tan korkmadıklarını, kafalarındaki yurtseverlik kavramının yoksulun, zenginin toprağını, onların kendi topraklarını savunmak için ölmesi gerektiği anlamına geldiğini hemen anlardım.
Haftada 170 gram tütün içiyorum ve otuz gramı yarım crown ettiğinden yılda yaklaşık 40 pound ödemiş oluyorum. Savaştan önce, 30 gramı 8 pennyken bile aynı tütün için yılda 10 pound'dan fazla harcıyordum; günde 6 penny'den bir pint bira içsem, bu iki kalem yılda yaklaşık 20 pound edecekti. Ulusal ortalamanın pek de üstünde olmasa gerek bu
Sayfa 15 - Can YayınlarıKitabı okudu
Erkekler kadınlarının sünnet edilmesini istemekte, anneler kızlarının kocasız kalması korkusuyla buna göz yummaktalar. Sünnet olmamış bir kadın; kirli, tecavüze uğramış ve evlenilmez kabul edilmekte. Benim içinde büyüdüğüm gibi göçer bir kültürde evlenmeyen kadınlara yer yoktur, dolayısıyla anneler kızlarının en iyi fırsata sahip olacağından emin olmanın en büyük görevleri olduğunu düşünürler, tıpkı batılı bir ailenin kızını en iyi okula göndermeyi bir görev kabul etmesi gibi. Her yıl milyonlarca kızın sakat bırakılmasında cehalet ve hurafelerden başkaca bir sebep yoktur. Dahası sonrasında nesilden nesile artarak yaşanan acı, ızdırap ve ölüm bunu durdurmak için yeterli bir nedendir.
Sayfa 235Kitabı okudu
"- Çocuklar mı dediniz? -dedi. Çocuklara mı değindiniz? Bunun toplumsal bir sorun ve birinci derecede toplumsal bir sorun olduğuna ben de katılırım. Ama çocuk sorunu büsbütün başka bir biçimde çözümlenecektir. Aileyle ilgili her şeyi olduğu gibi, çocukları da tümüyle reddedenler var... ama biz bu konuyu daha sonra konuşuruz, şimdi şu boynuz
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.